Proje kapsamında -her bir grupla üç oturum olmak üzere- üç grup 7-9 ve 10-12, iki grup 13-15 yaş Türkiyeli çocukla ve birer grup 6-10 ve 11-15 Suriyeli Dom çocukla olmak üzere toplam 10 grupla çalışılmıştır. Suriyeli çocukların yaşlarını kesin olarak bilmiyor olmaları ve özellikle 6-10 yaş grubundakilerin birbirlerinden ayrılmak konusunda kendilerini rahat hissetmemeleri nedeniyle, bu grubun yaş aralıkları Türkiyeli çocukların gruplarınkinden farklıdır.
TTM psikoloğunun kolaylaştırıcılık yaptığı atölyelere, bu araştırmadan yüksek lisans tezlerini hazırlayacak olan iki psikoloji öğrencisi ile iki TTM gönüllüsü de gözlemci ve asistan olarak dönüşümlü şekilde katılmıştır. Ayrıca TTM sanat eğitmeni, 7-9 yaş grubunun resim ve bütün grupların afiş çalışmalarını yürütmüştür.
Atölyelerde, çocukların kendilerinin belirlediği temalar üzerinden gündelik yaşamlarında karşılaştıkları olaylarda, bulundukları yerlerde nelerin kendilerini güvende hissettirdiği, nelerin hissettirmediğine; neler hakkında olumlu ve olumsuz hissettikleri / düşündüklerine dair konuşuldu. Her yaş grubu farklı yoğunlukta ele alsa da, genel olarak anne-baba, sokak, okul, diğer çocuklar, medya, toplu taşıma ve kamu kuruluşları başlıkları altında toplanabilecek konular gündeme getirildi.
ANNE-BABA
Çocukların anne-baba konusu ile ilgili istekleri ve olumlu hissettikleri durumlar arasında anne-babalarının onlarla vakit geçirmesi, gezmeye gitmesi, ilgilenmesi ve çocukların anne-babalarına yardım etmesi, anne-babalarını mutlu etmek için çalışması en çok öne çıkanlar oldu. “Anne-babanızın ne yapması hoşunuza gidiyor?” sorusuna verilen bu cevaplardan son ikisi, çocukların kendilerini iyi hissetmek için öncelikle anne-babalarını mutlu etmeleri gerektiğini düşündüklerini göstermektedir.
Olumsuz hissettikleri durumlar arasında ise anne-babalarının aralarında kavga etmeleri, kendilerini ve kardeşlerini dövmeleri, sözlerini tutmamaları, kız ve oğlan kardeşler arasında ayrımcılık yapmaları, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmemeleri, çok çalıştırmaları, sokağa oynamaya göndermemeleri, sözlerini kesmeleri, suçlamaları, fikirlerini sormamaları/ ciddiye almamaları, çocuklarına güvenmemeleri, sert davranmaları sayılabilir.
Bununla birlikte göze çarpan bir başka nokta ise çocukların genelde kendi anne-babaları hakkında olumsuz fikir belirtmekten kaçınmaları ve olumsuz davranışları diğer ailelerde gözlemlediklerini belirtmeleri idi.
Çocukların güvenliğini sağlamak babaların işi olmuyor hiç. Çünkü bizi hep dövüyorlar, hiç dinlemiyorlar bizi.
Anne-babalardan bahsederken ortaya çıkan bir başka konu ise kardeşlerdi. Kardeşlerle ilgili olumlu davranışlar olarak eşyalarını kendileriyle paylaşmaları ve zor durumlarda kendilerine destek vermeleri sayılırken, olumsuzlar arasında vurmaları, patronluk taslamaları, eşyalarını izinsiz almaları ve onların yüzünden haksızlığa uğramaları belirtildi.
SOKAK
Sokak başlığı altında toplanabilecek paylaşımlar sokağın fiziksel yapısı ve sokaktaki/mahalledeki insanlarla ilgili olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Fiziksel yapısıyla ilgili olarak sokağa çöp atılması, yeterince çöp kutusu olmaması, trafiğin çok olması, arabaların sokaklara park etmesi, tenis/basketbol, yüzme vb. sahalarının olmaması, park/oyun alanları olmaması ve terk edilmiş, yıkık binalar her grubun dile getirdiği olumsuz özellikler arasında yer almıştır.
Sokaktaki/mahalledeki insanlarla ilgili en sık karşılaşılan olumsuz paylaşımlar arasında ise esnafın yabancılara pahalıya satış yapması ve hile yapması, bekara ev verilmemesi, hamileye iş verilmemesi, suç oranının artması, hırsızlardan/satıcılardan/silahlı kişilerden korkudan sokağa çıkamama, Suriyeli ve Afrikalılara kötü davranılması ve iş yerlerinde ayrımcılık yapılması, komşuların dedikodu yapması, polisin gaz ve silah atması ve çatışma olması bulunmaktadır. Sokakta fiziksel, sözel ya da gözle taciz; kıyafetlerine karışılması; sokakta oynamalarının hoş karşılanmaması ise 13-15 yaş grubu kızların dile getirdiği rahatsızlıklar arasında bulunmaktadır. Kızlar, çevreleri dedikodu yapmasın diye ve çevreden rahatsız olmamak için geçecekleri sokakları değiştirdiklerini, kıyafetlerini bunları göz önünde bulundurarak seçtiklerini ve bazıları ise başlarını örttüklerini belirtmişlerdir.
Oyun alanımıza araba park etmeyin
Sokak ve mahallelerinde beğendikleri özellikler olarak ise komşuların birbirleriyle paylaşması, evlerin önünde geç saatlere kadar oturulup sohbet edilmesi sayılmıştır.
OKUL
Okul başlığı altında öğretmenlerin ödevleri kontrol etmesi, öğrencilerle samimi olması, sevgisini fiziksel olarak ifade etmesi, yüksek not alınca hediye vermesi ve güzel sözler söylemesi hoşa giden / iyi hissettiren davranışlar olarak belirtilmiştir.
Hoşa gitmeyen / kötü hissettiren davranışlar arasında ise öğretmenlerin ceza olarak beden eğitimine çıkarmaması, aniden sınav yapması, çok sınav yapması, öğrencilerin sözünü kesmesi, öğrencileri suçlaması ve verdiği sözü tutmaması sıklıkla değinilen noktalar olmuştur.
Öğretmenler ceza vermesin, onun yerine konuşsun.
Ayrıca okulların fiziksel olarak çirkin olması; soyunma odası, laboratuvar, spor salonu, bilgisayar odası gibi olanaklardan yoksun olması; tuvaletlerinin temiz olmaması; tuvaletlerde çöp kutusu, sabun, tuvalet kağıdı gibi hijyen malzemelerinin bulunmaması; ders saatlerinin çok uzun ve ders içeriklerinin çok sıkıcı olması; sınav sisteminin öğrenciler üzerinde büyük baskı oluşturuyor olması da değinilen diğer olumsuz noktalardandır.
Bunların yanı sıra atölyelere katılan çocuklar öğretmenlerin uyguladığı şiddetle ve kendilerinin bu konudaki algılarıyla ilgili oldukça çarpıcı paylaşımlarda bulunmuşlardır. Çocuklar sıklıkla tokadı tam olarak şiddetten saymıyor olduklarını ve “yaramazlık” yapan çocukların dayağı hak ettiğini düşündüklerini dile getirmişlerdir. Ayrıca şiddet gördükleri zaman kendilerini çaresiz hissettiklerini, öğretmeni şikayet etseler bile durumun değişmeyeceğini, üstelik şikayet ettikleri için öğretmenin onlara “takacağını”, zaten durumu bildirebilecekleri / şikayet edebilecekleri kimsenin olmadığını, ailelerinin dayağı hak ettiklerini düşündüklerini ifade etmişlerdir.
DİĞER ÇOCUKLAR
Gerçekleştirilen atölyelerde akran zorbalığının çocukların gündeminde önemli bir yere sahip olduğu görülmüştür.
Çocukların diğer çocuklardan beklentileri arasında eşyalarını paylaşmaları, adil davranmaları, özür dilediklerinde özürlerini kabul etmeleri, nazik davranmaları / kaba olmamaları bulunmaktadır.
Yazın scooter aldılar bana ben oynuyordum sonra bir tane Suriyeli çocuk dedi ki ben binebilir miyim para vereceğim. Ben para istemedim bindi. Bence arkadaş olmak istiyor.
Etraflarındaki çocukların sergilediği rahatsız edici davranışlar arasında ise karşısındakilerin fikirlerini sormamaları; sır tutmamaları; dedikodu yapmaları; mahremiyetlerine saygı duymamaları ve dış görünüşleriyle dalga geçmeleri; Suriyelilere ayrımcılık yapmaları, onlarla dalga geçmeleri; Suriyeli çocukların bıçak çekmesi; bazı çocukların kendi sokaklarında başka çocukların oynamalarına izin vermemesi belirtilmiştir.
13-15 yaş grubu çocuklarda ise, özellikle kızlarda flört şiddeti ve taciz konuları sıklıkla gündeme taşınmıştır.
MEDYA
Medya konusunda televizyon programları üzerine yapılan olumsuz paylaşımlarda spor olarak futbola ağırlık verildiğine, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren dizi senaryoları olduğuna ve haberlere uygulanan sansüre değinilmiştir. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda kişilerden izin alınmaması, sosyal medya hesaplarının çalınması, yapılan paylaşımlarda şiddet içerikli görüntülerin olması ve ailelerin çocuklarını, özellikle kızları sahte hesaplar açarak takip etmeleri sosyal medya ile ilgili en çok değinilen konular arasında bulunmaktadır.
Çocuklar ayrıca okulda internet / bilgisayar dersinin ve evde /sokakta internete ulaşımın olmasını talep etmekle birlikte, internetin insanlar arasında iletişimsizliğe neden olduğunun da altını çizmişlerdir.
TOPLU TAŞIMA
Gündelik hayatlarında yer almaya başlamasından dolayı, sadece 13-15 yaş grubunun değindiği toplu taşıma konusunda bahsedilen noktalar daha çok olumsuz olmuştur. Öncelikle atölyelere yakın zamanlarda gerçekleşen patlamalar yüzünden toplu taşıma araçlarını kullanmaktan korktuklarını dile getirmişlerdir. Sıklıkla bahsettikleri diğer konu ise toplu taşımada kendilerinin ve diğer kadınların taciz edilmesi olmuştur. Bunun yanı sıra bütün toplu taşıma araçlarının engellilerin kullanımına uygun olmadığı belirtilmiştir.
KAMU KURULUŞLARI
Kamu kuruluşları için olumlu olarak verilen tek örnek, belediyelerin sosyal yardımları ve etkinlikleri olmuştur. Olumsuz olarak belirtilenler arasında ise devlet hastanelerinin kapasitesinin yetersizliği, doktorların hastalara kötü muamele etmesi ve özensiz davranması, kamu kuruluşlarının engelliler için elverişli olmaması, kamu kuruluşlarına verilen dilekçelerin ve yapılan başvuruların göz ardı edilmesi ya da başvurulara çok geç cevap verilmesi, şehir planlamasının kötü olması, belediyelerin çocuklara yönelik alanlar oluşturmaması konuları yer almıştır.